22 Aralık 2015 Salı




Bi’ şans daha almaz   mıydınız?



"Bu bi insanı mahvedebilir Adel! Sonsuza dek yakabilir!.Böyle davranmayı seçen bi kız olmanı istemiyorum Adel! Sonuna dek bekle Adel!"Annem böyle çok önemsediği konularda konuşurken, onu kesin ve net dinlediğimden emin olmak için,  her cümlesini adımla bitirirdi. "İnsanlara şans vermeye inan Adel! Ben insanlara sadece bir şans vermeyi seçtiğimde senden çoook büyüktüm Adel! Zamanı gelmişti Adel! Ama benim için! Senin için daha çok erken Adel! Sen ikinci bi şansa inan hatta 3 hatta 7527.şansa Adel! Hayat bazen yapmak istemediğimiz şeyleri yaptırabilir bize. Bilemezsin Adel!Hiç bilemezsin kimin ne yaşadığını! Nerden bileceksin Adeliko? Nerden bileceksin?!"

"Ama çok kırıldım anne!"
"Hmm... Evet! E kırıldın! Evet!"
"Geçmicek gibi sanki."
"Evet, bi süre geçmez!"
"Ne kadar bi süre?"
"Ne kadar bilmiyorum. Senin zamanını bilemem Adel!"
"Pffff. Şans falan vermek istemiyorum!"
"Adel! Sen beni dinlemiyo musun acaba? Sadece niyete bak! Bak niyet önemli! Kasıt! Hukukta bile kasta bakıyolar biliyosun de mi?Tabii ki biliyosun bin kez anlattım sana. Tabii ki biliyosun!Şimdi git ve yüz Adeliko! O çocukların arasında kaçıncı geldiğin umurumda değil bunu da hatırla!Ben sadece seni izlicem ve sen bitirince bu yarış biticek benim için ...buradaki bütün anneler içinde öyle. Yani umarım öyledir!'deyip gözlerini devirdi."
"Anneee " diye kıkırdadım. "Yarış başlıyo güldürme beni!"
"Hadi küçük hanım! Suya! Tadını çıkar ve akşamki şeftalili tartı düşün!"
"Filmdeki gibi mi yapıcaz yine?"
"Tabii ki!"
    
       Annem de ben de hiç sevmiyorduk şeftalili tartı ama yapmaya bayılıyorduk. Şeftalilerle oynamaya, onları mıncıklamaya bayılıyorduk daha çok. Tek derdimiz şeftalileri ezmekti aslında. Anneannem çok kızıyordu haliyle bu duruma.  "Nimetin cılkını çıkarıyolar! Sonra yeseler bari!Ama ne! Ben yiyorum! Sonra şekerim hooop! Ah bu ikisi!" der dururdu ama biz yaparken de izlemekten alamazdı kendini .Üstüne üstlük annemle şeftalileri ezip yüzümüze gözümüze sürme kısmına geçince en büyük yardımcım da oydu.  "Adeeel burnuna burnunaa!" diye yardım ederdi.  "Gel gel burda saklan!"diye de bana saklanacak yerler gösterirdi.


          Annemle ilk kadın kadına konuşmamızdı bu yani size öyle gelmemiş olabilir ama öyleydi çünkü ben 5 yaşımdan beri yüzme takımından aşık olduğum Hakandan ayrılmıştım(!). Tamam Hakan beni bırakmıştı!

Sanki siz hiç terk edilmediniz!Ama ne!

         Annem ben her "Hakan bıraktı beni!" dediğimde "Hayır Adel! Bi seçim yaptı! Hayat seçtiklerin zaten! Yok ya ne! Ne yapalım? Karışamazsın ki! Herkes kendi seçtiklerini yaşıyo! Canının istediğini seçiyo yaşıyo! Hiç bişi yapamazsın Adelikooo!" derdi. Ben ilk aşk acımı çekerken, mutfakta yere yatmış, ezdiğimiz şeftaliler elimize yüzümüze bulaşmış öyle tavana bakıyorduk!

          Üzgün olduğumda hala tavana bakarım ben bu arada. Ne varsa orada!Neyse anlayacağınız annem yaramı sarıyordu bu konuşmada.

Ama Hakan o kadar yakışıklıydı ki ve dahası o kadar güzel yüzüyordu ki! Offff!

"Hadi herkes seni bekliyo ve bize bakıyo!" deyip bonemi kafama tak diye takıvermişti. Bize bakıyo kısmı kendineydi, tam zamanı yani. Bunun ne demek olduğunu anlamanız için annemin kafama bonemi taktıktan sonraki yüz ifadesini bilmeniz lazım. Ben bayılırdım ve beni hep çok güldürürdü. Çocuk gibi kadın annem diye düşünürdüm hep.

          Böyle boneyi bir harekette bir defada kafama takar ve hiç önemsemediğini göstermek ister gibi, sanki sıradan bir şey olduğunu düşünüyormuş gibi sağ elinin işaret parmağıyla burnuna bir dokunurdu. Eğer muhteşem olduğunu düşünüyorsa bir de saçlarını savururdu üstüne ve bunu bir iki kez tekrarlardı. Sonra şöyle bir etrafa bakardı çünkü diğer annelerin bunu gördüğünden emin olmalıydı. Özellikle de yeni anneler varsa etrafta ve es kaza 'Aaa nasıl o kadar kolay yaptınız?'diye sorarsa keyfine diyecek olmazdı. Kendini beğenmiş tavrı ve uçsuz bucaksız kibriyle ama yine de kırmamak için çabalayarak sanki neden bahsedildiğini anlamıyormuş gibi;
"Neyi? Ah bone takma işini diyorsunuz!" Sorup sonra cevabını vermek! İlahi anne! "A bilmem hiç düşünmedim!" derdi bir de üstüne.

Ah Anne!!!

"Yani çocuklar bu yaşlarda çok çabuk büyüyorlar. Tabi haliyle kafalarda büyüyor, Hele de kızsa! Saçlar! Benimkinin gür bi'de...Yani yeni kesilmiş olabilir. Uzamış olabilir. Hep milimetrik hesaplar bunlar.  El göz koordinasyonu çok önemli, Güdüsel biraz! Çocuğunuzu ne iyi tanıdığınızla alakalı! Saçının teline kadar! Ah! Sakın yanlış anlamayın! Sizin için aksi olduğunu söylemiyorum.Hani genel konuşuyorum! Ben iyiyim bu konuda biraz! Yani bayağı iyiyim!'

             Fark ettiyseniz hiç bir nefes almak, es vermek, bir takılmak falan yok. Yılların tiradı bu çünkü. Sonra elleriyle kendince sistematikleştirdiği bu işi adım adım anlatmaya başlardı. Bu da işin şov kısmı artık performansın en can alıcı noktasına geliniyor.
 Ama o ne eda! 
Sanırsın mandrake sahnede!
 Göz ucuyla herkes  herkes kolaçan ediliyor mutlaka bir taraftanda.

"Önce orta noktadan tutuyosunuz! İşte o an saniyenin binde birinde hemmen gözünüzle ölçüveriyosunuz! Ve parmakları taaakkk, tam tepeden kubbe gibiii....Hız çok önemli! Sakin olmak! Konsantre olmak!'

      Oradaki kaç annenin annemin deli falan olduğunu düşündüğünü bilmiyorum. Umursamıyorum da! Annem hele hiç umursamıyor! O ballandıra ballandıra anlatırken tabii ki ben de üzerime düşenleri yapıyorum. Hiç konuşmadan anlaştığımız gibi. Eller belde, en tatlı gülümsemeni takın, arada gözlerini kırpıştır, özellikle tam takmadan önce, sağ ayak biraz önde,kafa hep sabit! Bir kımıldarsam annemin bütün şovunu mahvedebilirim çünkü. Bu bir takım çalışması. Annemle ilişkimiz bir takım çalışması zaten bizim. Hep öyleydi ve hep öyle olacak.Bone kafan geçtiği an kocaman gülümse. Ve annemin şovu biter!Annem bu küçük şovunun sonunda  benden de bahsederek hep onurlandırırdı."Bu gülümseye kim dayanabilir? " der  sonrada kulağıma eğilir "Muhteşemdik!!' derdi.


          Sanki bir şey kanıtlıyormuş gibi hissederdim her defasında, Sanki annem anneliğini kanıtlıyordu herkese. Oysa kimseyi umursamazdı o.  Benden, anneannemden, dedemden ve de o odadan başka.

Öyle bilirdim.   
Ama umursardı belki de.
Bildiğimi sanırdım




Adel Burada Yaşamıyor ya da Tam Annemin Hayalindeki Kızım,
2015